Bölüm 1: Sürgün Edilen Prens
Kuzey Rüzgârı, Gairos Sarayı'nın taş sütunları arasında uğuldayarak dolaşıyor, karanlık geceye uğursuz bir sessizlik fısıldıyordu. Başkent Arvenia, bir zamanların kudretli tahtının gölgesinde büyümüş oğlunu yargılamak için toplanmıştı.
Taht salonunun ortasında, zincirlerle bağlanmış bir adam dimdik ayakta duruyordu. Üzerinde hâlâ kraliyet süvarilerinin gümüş işlemeli zırhı vardı, ama üzeri kanla, tozla ve ihanetten kalan çamurla kaplıydı. Sarayın gözdesi bir zamanlar onun için "Güneşin oğlu" derken, şimdi herkes ondan "hain" diye söz ediyordu.
Rheon Vaelthorn. Kralın ilk ve tek oğluydu.
Saray muhafızları etrafını sarmış, gözlerinde korkuyla karışık nefret vardı. Çünkü anlatılanlara göre, Rheon kendi kardeşlerini boğazlatmış, kraliyet casuslarını manipüle etmiş ve Kuzey eyaletlerini düşmanlara satmıştı. Bunların hepsi, sarayın baş danışmanı Lord Eltherin'in iddialarıydı.
"Rheon Vaelthorn," dedi Kral Thalor, buz gibi bir sesle. "Krallığa ihanetle suçlanıyorsun. Halkın kanı döküldü, kardeşlerin öldü. Bunun bir açıklaması var mı?"
Rheon konuşmadı. Gözleri babasına kilitlenmişti. Kalbindeki buz, bir zamanlar onu sırtından kucaklayan o güçlü ellerin şimdi neden bu kadar uzaklaştığını anlayamıyordu.
"Savunman?" diye sordu Kral, bu kez daha sert.
Rheon başını eğdi. "Sizin gözünüzde cevaplarımın hiçbir anlamı kalmadı," dedi. "Kararınızı verin, Majesteleri."
Saraydan bir uğultu yükseldi. İnsanlar adalet istiyordu.Ama kimse onun ne yaşadığını sormamıştı.Kimse onun o gece ne yaptığını merak etmemişti.
🌒 O Geceden Önce
Üç gece önce, Kuzey Ormanı'nın derinliklerinde Rheon, Prenses Lira'yı kaçıran Vran'ı—Kara Gölge Tarikatı'nın liderini—tek başına takip etmişti. Emrindeki birlikler yetişemeden, Rheon, karanlığın içine dalmıştı. Tarikatın ritüel çemberine ulaştığında, Lira'nın hayatı dakikalarla sınırlıydı.
Ve o anda, Rheon'un tek bir seçeneği vardı.
Lira'yı kurtarmak için, yıllar önce mühürlediği karanlık büyüyü serbest bıraktı. Bu büyü, onu hem kurtardı hem lanetledi. Prenses güvendeydi… ama büyü izi Rheon'un bedenine karanlık leke gibi işlemişti. Saraya döndüğünde, onu gören herkesin gözünde artık bir kurtarıcı değil, bir şeytan vardı.
⚖️ Yargı
"Majesteleri," dedi Lord Eltherin, altın işlemeli cübbesiyle öne çıkarak. "Onun cezası ancak sürgün olabilir. Nehrin ötesine, Kuzey Ucu'na. Tahtın uzağına, halkın gözünden… ve hafızalardan silinene dek."
Kral sessiz kaldı.
Annesi yoktu. Lira saraydan ayrılmıştı. Kardeşleri artık onun düşmanıydı. Ve saray halkı, bir zamanlar önünde diz çökenler, şimdi tükürüyordu.
"Sürgün." dedi Kral. "Adını tarihten sileceğiz."
Zincirler çözüldü. Rheon'u iki muhafız kolundan tutup götürürken, gözlerini bir kez daha taht salonuna çevirdi.Son kez.
❄️ Kuzeyin Sürgünü
Kuzey Ucu, haritalarda bile yazmayan bir yerdi. Dağların ardında, karın bile çözemediği sessizliğe gömülü, lanetli topraklar. Krallar düşmanlarını oraya göndermezdi bile. Ama Rheon oraya gönderildi. Ve orada… yok olması beklendi.
Ama Rheon yok olmadı.Kılıcını çıkardı, karanlığı tanıdı.Ve acıdan bir ordu kurdu.